Ekim 20, 2014

İstanbul'dan taksi maceraları volume 1

Yenikapı'dan zar zor güç bela Beşiktaş'a gitmek üzere bir taksiye binilir. Şöför bey sizin binmenizle yetinmemiş olacak ki "abla yoldan birini daha alalım" der, sen adamın muhteşem türkçesiyle söylediği bu cümleyi idrak edene kadar şöförümüz çoktan yoldaki muhtemel müşterilere korna çalmaya başlamıştır. "Kardeşim taksiye bindim ben, dolmuşa değil" diyecek olursunuz ki cevabı hazırdır; "Abla fena mı olur 5 lira az ödersin"

Bu sefer Karaköy'den akşam saatlerinde Beşiktaş'a gitmek üzere taksiye binilir. Malum yol tıkalıdır ve gıdım gıdım gidiliyordur. Kabataş iskeleyi geçer geçmez, şöförümüz telefonda hanımıyla konuşmaya başlar; "Benzinliği geçtim, duruyorum, oraya gel hadi" der. Sonra arkaya dönüp "Abla hanım gelcek onu da alalım" diye ekler. Sen de "he" diyip geçersin, ne de olsa hanım olunca akan sular durur tabi. Hanım ön koltuğa selam vererek biner. Yolculuğun geri kalanı kısır, patates salatası, çay ve kek eksik olsa da altın günü kıvamında gider.

Cevahir'den çıkılır, yan sokakta dizili olan taksilere yönelinir. Ama onların sizi almaya pek niyeti yoktur. "Gidiyor mu" diye sorulur, "Gidiyor ama sizinle gitmez abla" derler. Beklenen müşteri bir Arap turisttir ve siz onlar için hayal kırıklığının vücut bulmuş halisinizdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder